Akbük
Akbük, Didim'in koyları, dantel gibi işlenmiş mavi ile yeşilin kucaklaştığı şirin bir mahallesidir. Gürültüden uzak, temiz hava ve kolibasilsiz denizi ile turizmin de önemli merkezlerinden birisidir. Yaklaşık on bir kilometrelik bir sahil şeridinde kurulu bulunan Akbük, her türlü deniz sporunun yapılmasına da müsaittir.
Yeşil alanların çokluğu ile dikkat çeken Akbük, denizin mavisi ile ormanın yeşilinin buluşma noktasında tatil arzulayanlar için bulunmaz bir cennettir. Boş bin hekrarlık bir alanı kaplayan Akbük, kooperatiflerin yanı sıra oteller, pansiyonlar, tatil köyleri, barlar, diskolar ve tüm kentsel donanımları ile modern bir kent görünümündedir.
Akbük, 1991 yılında alınan bir kararla belediye statüsünü kazandı. O tarihten bu güne geçen kısacık zaman diliminde köyden kentleşmeye doğru gelişimin başarılı bir örneğinin hayata geçtiği Akbük'ün ekonomisi ağırlıklı olarak turizme ve balıkçılığa dayalıdır. Balıkçılık, ekonomiye girdi sağlamanın sanı sıra Akbük'ün tanıtımında da rol oynamaktadır. Diğer taraftan hızlı gelişimi ile bugün önemli bir turistik potansiyelin varolduğu Akbük, Avrupalı turistlerin gözde merkezlerinden birisidir. Tarihi eserler açısından ise Akbük'te en büyük önemli Rumlardan kalma kilise taşımaktadır. Orjinal yapısı ile günümüzde sapasağlam olan kilise, her yıl binlerce turistin uğrak yeridir.
AKBÜK TARİHÇESİ
Aydın ili Didim ilçesi sınırları içerisinde bulunan Akbük Mahallesi, çok eski tarihlerden bu yana yerleşim merkezi olmuştur. Akbük yöresinde ilk iskan izlerine Arkeolojik bulgulara göre Kalkalatik çağa, yani M.Ö.4000 yıllarında rastlamaktayız. Özellikle Saplıada ve kömürlü adasında Tunç çağa ait, yani M.Ö. 3000 yılına ait buluntular ele geçirilmiştir. Bu nedenle Akbük, Batı Anadolu'nun tarih çağları öncesine ait buluntu vermesi açısından önemlidir. Burada ayrıca Geometrik ve Miken dönemi buluntularda ele geçmiştir.
Arkayık dönemde, yani M.Ö.6.yy da Akbük yöresinde bulunan Teichioussa kentinin büyük bir kent olduğu biliniyor. Adı Teikhos (Sur-Duvar) kelimesinden türemiş olabilir. Surlu veya berkitilmiş anlamındadır. Teichioussa kenti antik bölgelerden İyonya bölgesinin güneyinde, Milet kentinin 25km kadar güney doğusunda yer alıyordu. Bu kent Antika-Delos listelerinde Milet'e bağlı olarak görülür. Yöremizde bulunarak yurt dışına götürülen ve halen İngiltere British Museum da bulunan bir Brankhit heykelinin kaidesinde; Ben Teichioussa'nın yöneticisi Klesies'in oğlu Kheres'im yazıtı vardır. M.Ö. 550 yıllarına ait buheykel ve kitabesinden Teichioussa'nın bir kent olduğunu anlamaktayız. Spartalılar'ın M.Ö. 412 de İasos'a yaptıkları saldırıda burasını üst olarak kullandıklarını yazılı kaynaklardan biliyoruz. Teichioussa geniş bir alana sahipti. Arkayik dönemde büyük bir kent olan bu kente bir gece yaklaşan İyonya'lı denizcilerin, ışıklarının çokluğundan yabancı bir ülkeye geldiklerini sanarak büyük bir korkuya kapıldıkları rivayet olarak anlatılmaktadır.
M.Ö.6.yy a ait Hippodames planlı yerleşim, sonralarıtahrip edilmiştir. Yerleşim etrafındaki surların büyük bir kısmı deniz tarafından yok edilmiştir. Saldırılar sonucu tahrip edilen kendin daha sonraki tarihlerde de iskan edildiği ancak M.Ö. 6 ve 5. yy da kiihtişamını bir daha yaşayamadığı anlaşılmaktadır. Kentin bu dönemlere ve önceki dönelere ait Nekropol/Mezarlık sahaları bugün etrafındaki tepelerde görülebilmektedir. Bugün 5 yıldızlı otellerin altında da pek çok kalıntı olduğu bilinmektedir. Antik çağda büyük yer turan Akbük, önce Menteşe oğulları, daha sonrada Osmanlı topraklarına katılmıştır. Akbük Mahallesi içerisindeki Rum Kilisesinden, Kurtuluş Savaşı öncesinde burada bir Rum azınlığın yaşadığı anlaşılmaktadır.